Yetmez ama evet ama yeter de belki de hayır da olabilir mi?

Bu seneki asrın hayal kırıklığı ödülümüz ‘yetmez ama evet’çilere geliyor. ‘Aman askeri vesayet gidiyor’, ‘yavrum ordu kışlasına çekiliyor’, ‘vay ne güzel darbelerle hesaplaşacağız’ derken bütün keserler ve saplar dönüverdi malesef. AKP yasama ve yürütme erkini güçlendiriyormuş gibi görünüp aslında ittire ittire kendine temiz, sorgulanamayan ve özgürce at koşturabileceği bir oyun alanı açarken bunu fark edemeyenler ya da etmek istemeyenler şimdi AKP gemi azıya alınca feveran etmeye başladılar. Hatta bazıları o kadar utanıyor ki feveran bile edemiyorlar. Evet utanmalılar. Oh olsun demiyorum kesinlikle ama utanmalılar. En başta da aydın geçinen, herşeyi çok bilen o koca koca adamlar ve kadınlar. Hepsi utanmalılar.

Aydın, aydınlanmış ise eğer, toplumun bir ‘kıt’ önünde sosyal ve siyasi hassasiyetlere sahip olmalı. Okumalı, araştırmalı ve düşünmeli. Güce sahip olanın onu suistimal edeceğini, bir takım ittifakların ardında bazı temel pazarlıkların (ulterior motive) olduğunu sezebilmeli. Bir aydın ‘a ben onu görmemiştim, ben öyle olacağını düşünmemiştim’ diyemez, dememeli. Faydalı aptallar değiller belki ama ‘faydacı öngörüsüzler’ onlar. Ve şimdi muktedir, toplumsal hayatın her alanında, bu ‘aydınların’ onlara verdiği -ve verdirdiği- güç ile anamızı ağlatmaya devam ediyor. Olan ne onlara, ne ‘laik kemalistlere’, ne ‘islamcılara’, ne ‘milliyetçi sağcılara’ ama bize oluyor.

Türkiye’de Liberal Entelektüeller İslamcıların Faydalı Aptallarını Mı Oynadılar?

 

çocuk #2

Fizyolojik olarak annem ve babam olan kişiler birbirlerini hiç sevmiyorlardı. Evli değillerdi, sevgili değillerdi, arkadaş bile değillerdi. Abi-kardeş, Dayı-yeğen, Ahbap-bacı ilerdi. Babam olacak adam annem olacak kadına tecavüz etti. Annem hamile kaldı. İkisini everdiler. Annem kürtaj olamadı. Kü bile diyemedi. Devlet evlen dedi, devlet doğur dedi. Aile kafa salladı. Başka kimse sallamadı.

istanbul 2020 adaylığına dair

‘2020 olimpiyatlarının İstanbul’a verilmemesine neden sevindim?’ ya da ‘Anne ben vatan haini miyim?’

Irkçı beyanatlar veren sporcusunu cezalandırmak bir yana dursun, ona uluslararası organizasyonlarda bayrak taşıtıp kamu spotlarında oynatan, sahalarındaki ırkçı ve ayırımcı davranışlara tatmin edici cezalar veremeyen, gençlik kamplarında ayrımcı politikalar izleyen, öğrenci yurtlarında kadınlarla erkekleri ayrıştıran, kız ve erkeklerin aynı merdiveni kullanmasından bile rahatsız olan, trenlerde kızlı-erkekliseyahat edilmesini doğru bulmayan, mitinglerde kadınlar ve erkekler için ayrı havuz yaptıracağız diyen bir ‘gençlik ve spor’ zihniyetinin olimpiyatları alamamasına seviniyorum (burada sevinmek kolları yana açıp zıplamak şeklinde değil de bir iç rahatlaması şeklinde düşünülebilir). Adaylık sürecinde ‘iki kıtayı birleştirme’, ‘doğu ile batı arasında bir köprü’, ‘medeniyetler buluşması’, ‘çok acayip inşaat sektörümüzvar’ ekseninden öteye gidemeyip olimpiyatlar istanbul’a verilmediği zaman neyi doğru neyi yanlış yaptığını sorgulamadan bahaneler üretmeye çalışan (müslümanız diye-gezi yüzünden vb.), insanları hedef gösterip ‘sizin yüzünüzden alamadık’, ‘halkımız bu kişilere gereken cevabı verecektir’, ‘k.çınıza kına yakın‘, ‘biz alamadık, siz aldınız’ diyen centilmenliğe ve sportmenliğe alabildiğine uzak bir anlayışın olimpiyat düzenlemeyi haketmediğini düşünüyor ve bunun olimpiyat komitesi tarafından fark edilmesinden de memnuniyet duyuyorum. Ve çok üzgünüm ama bunun anlaşılamamasını anlayamıyorum. Madem bu işin neredeyse tamamen rant, inşaat ve yapılaşma için yapıldığının, istanbul ve istanbulluların olimpiyatlar için hiç bir -haydi ben hafifleteyim ‘çoğu’- rasyonel parametreye sahip olmadığının, istanbul’un durumunun, maliyetin büyüklüğünün, iktidarın icraatlarının, olimpiyat ruhu eksikliğinin, post-olimpiyat vebalinin farkındasınız, o zaman ‘sırf gıcıklığına’ ya da ‘akp’ye inat olsun’ gibi garip sebepler dışında insanların bu duruma sevinmesinin anlaşılamamasının kerameti nedir, gerçekten merak ediyorum.

bunu diyen spor bakanımız