‘Authenticity’ is a word that makes no promises about performance. It might not necessarily involve beauty, but it does suggest an irresistible combination of sincerity with authority. In the world of mass-produced objects, these are highly desirable qualities. Even if they are slippery and hard to define, grasping them is essential to an understanding of the nature of design.

Yetmez ama evet ama yeter de belki de hayır da olabilir mi?

Bu seneki asrın hayal kırıklığı ödülümüz ‘yetmez ama evet’çilere geliyor. ‘Aman askeri vesayet gidiyor’, ‘yavrum ordu kışlasına çekiliyor’, ‘vay ne güzel darbelerle hesaplaşacağız’ derken bütün keserler ve saplar dönüverdi malesef. AKP yasama ve yürütme erkini güçlendiriyormuş gibi görünüp aslında ittire ittire kendine temiz, sorgulanamayan ve özgürce at koşturabileceği bir oyun alanı açarken bunu fark edemeyenler ya da etmek istemeyenler şimdi AKP gemi azıya alınca feveran etmeye başladılar. Hatta bazıları o kadar utanıyor ki feveran bile edemiyorlar. Evet utanmalılar. Oh olsun demiyorum kesinlikle ama utanmalılar. En başta da aydın geçinen, herşeyi çok bilen o koca koca adamlar ve kadınlar. Hepsi utanmalılar.

Aydın, aydınlanmış ise eğer, toplumun bir ‘kıt’ önünde sosyal ve siyasi hassasiyetlere sahip olmalı. Okumalı, araştırmalı ve düşünmeli. Güce sahip olanın onu suistimal edeceğini, bir takım ittifakların ardında bazı temel pazarlıkların (ulterior motive) olduğunu sezebilmeli. Bir aydın ‘a ben onu görmemiştim, ben öyle olacağını düşünmemiştim’ diyemez, dememeli. Faydalı aptallar değiller belki ama ‘faydacı öngörüsüzler’ onlar. Ve şimdi muktedir, toplumsal hayatın her alanında, bu ‘aydınların’ onlara verdiği -ve verdirdiği- güç ile anamızı ağlatmaya devam ediyor. Olan ne onlara, ne ‘laik kemalistlere’, ne ‘islamcılara’, ne ‘milliyetçi sağcılara’ ama bize oluyor.

Türkiye’de Liberal Entelektüeller İslamcıların Faydalı Aptallarını Mı Oynadılar?

 

havuzum su tutmuyor // the pool who hates water

ready to host water-resistance-lympics

ready to host water-resistance-lympics

Rize’de yaklaşık 2 milyon lira ödenerek yarı olimpik bir havuz yapılmış. Havuzun yapıldığı yer ise çöp dolgusuyla kazanılmış. Yandaki yoldan geçen araçların yarattığı titreşim (burayı anlamadım) dolayısıyla havuz sürekli su kaçırıyormuş. Gerçekten harika.

This half-olympic pool in Northeastern Anatolia (Rize), which have cost around 1 million us dollars, was built on a space created with garbage filling (?). But because of the vibrations the passer-by vehicles create (?) it is constantly leaking water. Beautiful idea, perfect execution.

ne oldum ne olacağım?

Cenin oldum illa doğ dediler, çocuk oldum git AVM’de oyna dediler, erkek çocuksam pipini göster dediler, kız çocuksam tecavüz ettiler, 5,5 yaşında haydi okula dediler, ortaya geçtim sınav verdiler, liseye geçtim haydi imam hatip’e dediler, üniversiteye gittim para istediler, aşık oldum kızlar-erkekler ayrı dediler, kadın oldum başını ört dediler, başımı örttüm tanımadığım adamlar bacım dediler, okuma dediler, evlen dediler, evde otur dediler, ikna edelim dediler. Başım açık oldu yaftalandım, namussuz oldum, üniversiteye gittim gaz yedim, işçi oldum zehirlediler, sonra ‘güzel öldü’ dediler, gazeteci oldum yazma dediler, yazınca hapse gönderdiler, olmadı evime bomba gönderdiler, esnaf oldum kapat dediler, eşcinsel oldum hastasın dediler, trans oldum pisliksin dediler, roman oldum s.ktir git dediler, rum oldum afedersiniz rum dediler, ermeni oldum biliyorsunuz ermeni dediler, kürt oldum pkk’lı dediler, yezidi oldum yezidi bile olsa dediler, engelli oldum insan değilsin dediler, bi bira içtim alkoliksin dediler, bi sigara içtim ver o paketi dediler, erkek oldum kız vermediler, bekar oldum ev vermediler, evlendim çocuk yap dediler, polis oldum vur dediler, sık dediler, asker oldum hapse gönderdiler, şehit oldum kelle dediler, kitap okudum entel dediler, ağaca sarıldım çapulcu dediler, dereyi korudum gerici dediler, bir saniye dedim, bir durun dedim, yapmayın dedim, sus dediler, biz biliriz dediler, emekli oldum maaş vermediler, hasta oldum ciğerimi yediler, öldüm, orada ne işi varmış dediler, o da öyle demeseymiş dediler, kadın mı kız mı bilemem dediler, kaderinde var dediler, kim yaptı bilmiyoruz dediler, görmediler, gömmediler, bir mezarı bile çok gördüler.

çocuk #2

Fizyolojik olarak annem ve babam olan kişiler birbirlerini hiç sevmiyorlardı. Evli değillerdi, sevgili değillerdi, arkadaş bile değillerdi. Abi-kardeş, Dayı-yeğen, Ahbap-bacı ilerdi. Babam olacak adam annem olacak kadına tecavüz etti. Annem hamile kaldı. İkisini everdiler. Annem kürtaj olamadı. Kü bile diyemedi. Devlet evlen dedi, devlet doğur dedi. Aile kafa salladı. Başka kimse sallamadı.

istanbul 2020 adaylığına dair

‘2020 olimpiyatlarının İstanbul’a verilmemesine neden sevindim?’ ya da ‘Anne ben vatan haini miyim?’

Irkçı beyanatlar veren sporcusunu cezalandırmak bir yana dursun, ona uluslararası organizasyonlarda bayrak taşıtıp kamu spotlarında oynatan, sahalarındaki ırkçı ve ayırımcı davranışlara tatmin edici cezalar veremeyen, gençlik kamplarında ayrımcı politikalar izleyen, öğrenci yurtlarında kadınlarla erkekleri ayrıştıran, kız ve erkeklerin aynı merdiveni kullanmasından bile rahatsız olan, trenlerde kızlı-erkekliseyahat edilmesini doğru bulmayan, mitinglerde kadınlar ve erkekler için ayrı havuz yaptıracağız diyen bir ‘gençlik ve spor’ zihniyetinin olimpiyatları alamamasına seviniyorum (burada sevinmek kolları yana açıp zıplamak şeklinde değil de bir iç rahatlaması şeklinde düşünülebilir). Adaylık sürecinde ‘iki kıtayı birleştirme’, ‘doğu ile batı arasında bir köprü’, ‘medeniyetler buluşması’, ‘çok acayip inşaat sektörümüzvar’ ekseninden öteye gidemeyip olimpiyatlar istanbul’a verilmediği zaman neyi doğru neyi yanlış yaptığını sorgulamadan bahaneler üretmeye çalışan (müslümanız diye-gezi yüzünden vb.), insanları hedef gösterip ‘sizin yüzünüzden alamadık’, ‘halkımız bu kişilere gereken cevabı verecektir’, ‘k.çınıza kına yakın‘, ‘biz alamadık, siz aldınız’ diyen centilmenliğe ve sportmenliğe alabildiğine uzak bir anlayışın olimpiyat düzenlemeyi haketmediğini düşünüyor ve bunun olimpiyat komitesi tarafından fark edilmesinden de memnuniyet duyuyorum. Ve çok üzgünüm ama bunun anlaşılamamasını anlayamıyorum. Madem bu işin neredeyse tamamen rant, inşaat ve yapılaşma için yapıldığının, istanbul ve istanbulluların olimpiyatlar için hiç bir -haydi ben hafifleteyim ‘çoğu’- rasyonel parametreye sahip olmadığının, istanbul’un durumunun, maliyetin büyüklüğünün, iktidarın icraatlarının, olimpiyat ruhu eksikliğinin, post-olimpiyat vebalinin farkındasınız, o zaman ‘sırf gıcıklığına’ ya da ‘akp’ye inat olsun’ gibi garip sebepler dışında insanların bu duruma sevinmesinin anlaşılamamasının kerameti nedir, gerçekten merak ediyorum.

bunu diyen spor bakanımız